Uçurtmayı Vurmasınlar – Feride Çiçekoğlu

19 Eki Uçurtmayı Vurmasınlar – Feride Çiçekoğlu

Saat gecenin on ikisine yaklaşırken canım fena halde sıkılmıştı, bunalmıştım ve uyuyasım da yoktu. Kitaplıktan bana doğru bakıyordu “Uçurtmayı Vurmasınlar”. Adını pek çok kez duymuştum ama hakkında konusu da dahil olmak üzere en ufak bir fikrim yoktu. Elime aldım ve nasılmış bir bakayım düşüncesiyle ilk sayfasını açtım. Kendimi bir anda otuz sayfa okumuş bulunca şaşırdığımı hatırlıyorum, yatmam gerektiğini fark ederek kitabı güçlükle bıraktım ve ertesi sabah çantama attım. Bir saati geçen yolun sonunda kitabın son sayfasına vurmuştum. Kitabı okuyuşumun bu kısa öyküsü, kitabın akıcılığı konusunda bir fikir vermiştir diye düşünüyorum…

Ben dili bu kadar sade olup da bu kadar bağlayan ve insanın içini bu denli ısıtan bir kitap daha okumadım sanırım. Mektuplar sanki uzun zaman önce bana yazılmış da o mektupları yeni buluyor ve yeni okuyor gibi bir tebessüm oluşturdu yüzümde ve o çocuksu dili, çocuksu düşünceyi bir çırpıda yuttum. Öyle anlar oldu ki gözlerim doldu ve şimdi metroda herkesin içinde ağlamaya başlarsam diye endişe duydum.
Adet yerini bulsun diye kitabın konusunu da kopyalıyor ve yapıştırıyorum buraya;
“Beş yaşındaki bir çocuğun gözüyle kadınlar hapishanesinin ve sevginin öyküsüdür anlatılan. Küçük Barış’ın bu dört duvar arasında ne suçu vardır ki? Oysa esrardan tutuklanan annesi değil midir? Barış henüz algılayamadığı bir garip dünyanın içinde, her yanı soğuk ve sağır duvarlarla çevrili bir hapishane avlusunda gökyüzünü ve özgürlük uçurtmalarını gözlemektedir. İnci Abla’sı, Özgürlüğüne kavuştuktan sonra bir gün uçurtma olup geri döneceğine söz vermemiş midir?”(Agah Özgüç’ün 100 Filmde Türk Sineması kitabından)

ucurtmayi-vurmasinlar-feride-cicekoglu-2

Evet, parantez içinden de çıkarabileceğiniz üzere, kitabın bir de 89 yapımı bol ödüllü bir Türk sinema filmi var. İzleme fırsatı bulamadım ama fırsat bulur bulmaz göz atmayı düşünüyorum.
Türkiye’deki hapishane koşullarını – en azından o dönemin – ve yaşamaya çalışan bir grup insanın basit ama etkileyici serüvenini küçücük bir çocuğun masum gözlerinden izlemek isterseniz, Uçurtmayı Vurmasınlar’ı hemen okuyun derim.

Aşağıda kitaptan beni etkileyen bazı cümleler bulacaksınız…

“Bazen gözümüzü kapıdaki deliğe uydurup akşam göğüne bakmaya çalışıyoruz. Bir yıldız görebiliyoruz ara sıra. Ama çok minik görünüyor akşam göğü. Bizim göğümüzün yalnızca gündüzü var. Senin göğünde akşam oluyor mu İnci?”

“Avlunun bir kenarından görünen kavak ağacının en tepe yaprakları var ya…Oraya vurmuştu güneş. Bir de kuşların kanatlarına. Güneşin batılı çok güzel olurmuş, öyle mi? Ben hiç görmedim batışını. Doğuşunu da görmedim.”

“Uçma zamanı gelince gitmesi gerekirmiş. Kuşlar tutsak yaşayamazmış. Ya çocuklar, İnci? Onlar tutsak yaşayabilirler mi?”

“Sen Filiz’i tanımazsın. Sizin koğuşa yeni geldi. Kitap okuduğu için getirmişler. Hani kitap okumak güzeldi? Ben buradan çıkınca kitap okursam beni yine getirirler mi? Ben de o zaman kitap okumam. Sen artık hiç kitap okumuyor musun? Bazen seni çok özlüyorum. Keşke kitap okusa da geri gelse diyorum. Ama o zaman annen üzülür. Sen yine de okuma istersen. Belki ben senin yanına gelirim.”

Kitap adı: Uçurtmayı Vurmasınlar
Yazar: Feride Çiçekoğlu
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa: 108
Baskı: 2015
Tür: Roman

Hemen satın alın

#Uçurtmayı Vurmasınlar – Feride Çiçekoğlu #Uçurtmayı Vurmasınlar #Feride Çiçekoğlu

Zeynep Yılmaz
zeynep96yilmaz@gmail.com

1996 İzmir doğumlu, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde öğrenci olan okuyucumuz, kitap okumayı ve yazmayı çok seviyor.

Yorum yok

Yorum yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

error: Yazılar izinsiz kopyalanmamalı!
Send this to a friend