Şeytan Severse – Cenk Enes Özer

28 Oca Şeytan Severse – Cenk Enes Özer

İki yıl önceydi yanlış hatırlamıyorsam, Cenk Enes Özer geliyormuş dediler. Ben o zaman yazarın sadece ilk kitabı ‘hizmetkar kim’i okumuşum. Kitabın bahsettikleri yani bir adamın kendi kalp sarayını fethetmesi şeklinde sembolize edilen “kendini bulma” fikri, bunların hepsi hoşuma gitmiş az çok ama yine de “vay bee, adam ne yazmış yahu, hayret bir şey!” kıvamına gelmem söz konusu değil henüz. Bu yüzden tabiri caizse, Cenk Enes Özer’in konferansına “öylesine” gidiyorum. Yarı dinliyorum, yarı dinlemiyorum. Yazar, kitapları yazış serüveninden, amaçlarından, hayatından söz ediyor. Etraftakiler, serinin diğer kitaplarıyla ilgili anlamadığım sorular soruyorlar, yazar cevaplıyor. Konuşma bitince, gidip elimdeki Şeytan Severse’yi imzalatıyorum. Üstüne bir de yazarla çekilen toplu fotoğrafa katılıyorum.

Cenk Enes Özer’den sonra, eksik kitapları oradan buradan bulup seriye devam ediyorum. Süreç şu şekilde ilerliyor:
Kara Kutu Operasyonu: televizyon zararlı tabii, güzel bir kitap olmuş.
Pindaros’un Kitabı: Nerden geliyor aklına böyle şeyler bilmem ki.
Kılıcın Bekçileri: Biri bana sonraki kitabı bulsun!

İmzalattığım kitabı özenle alıp başlıyorum okumaya: Şeytan Severse. Fakat kitap, Kılıcın Bekçileri’nin bittiği yerden başlamadığı gibi, serinin diğer kitaplarından bambaşka bir konuyla çıkıyor ortaya. Sinirleniyorum önce…Hem önceki kitabı o kadar heyecanlı yerde bitiriyorsun hem de serinin gidişatını değiştiriyorsun diyorum. İçimden kızıp duruyorum yazara. Serinin “yeni” başladığının farkında bile değilim tabii…

Kitap, dünyaya “dünya” denilmeyen zamanlardan başlıyor. Yaradılış olarak ateşe yakın olan, yeryüzünün ilk sakinleri Maric ve Marice’den. Bu mayası ateş olan halk, isyanlardan, gazaplardan, inançlardan kısacası insanlığın da karşılaştığı bir dizi imtihandan geçtikten sonra, “Onatra” adındaki krallığa geliyor zaman.
Krallıkta, Azazil adında, ilmi, edebi, tevazusu, ağır başlılığı, güzel ahlakı, zekası ve bir gün gök kapılarını dahi kendine açtıracak, ibadetiyle melekleri kendisine özendirecek biri yaşıyor. Ve bu biri, şeytanın ta kendisi.
Evet, kitap boyunca sevip, hayranlık duyduğum ve okursanız sizin de çok yüksek ihtimal hayranlık duyacağınız bu kişi şeytan. Kitabın adı da bir benzetme yahut bir simge değil. Basbayağı, şeytanın biyografisini okuyorsunuz.
“Acaba Allah’ın benden daha çok kıymet verdiği bir kul var mıdır?” ile başlayan ve bir baş kaldırışa, bir isyana sürüklenen “şüphe”yi okuyorsunuz.
Yasak meyveyi tadan insanlığı…
Yeryüzündeki ateşten yaradılan halkın üzerine çekilen perdeyi ve “gizlenen” anlamına gelen “cinler” adını alışlarını. Bu perdenin üzerine sürgün edilen Adem ve Havva’yı.
Şeytanın aşkını, hüsranını, düşmanlığını okuyorsunuz.
Başka bir deyişle: “Evet, bu bir deşifre operasyonu!”
Kitabın kendisini farklı kılan yönü ise, dini bir kitap tadı değil, fantastik kurgusal bir roman tadı vermesi. Bu benim fikrim tabii. Hizmetkar serisinden başka bir örneğini daha görmedim bu türün açıkçası.

En sonunda, kitap yazarının şeytanın kendisiyle olan bir karşılaşması da var ve asıl ilginç kısmı burası bence. Kurguya göre, yayınlanması için bu hikayeyi yazara gönderen şeytanın kendisi. Sözleri de şu şekilde – bir kısmı -:
“Şimdi seninle dışarı çıksak ve önümüze gelen herkese tek tek sorsak: “Şeytan dost mudur, düşman mıdır?” diye. Alacağımız cevabı biliyorsun değil mi? Peki neden desek, şeytan neden düşmanınızdır? Buna kaçı cevap verebilir? Ben söyleyeyim: hiçbiri! Benim istediğim, bu düşmanlığın sebebini bilmeleri. Yaşanan her şeyi bilsinler, öncesiyle, sonrasıyla…”

Şeytan Severse’nin son nokta olduğunu düşünmüştüm. Yazar bundan sonra ne yazsa, bu kitabı geçemeyecekti. Bana göre yazar kendi zirvesine 5. kitabında ulaşmıştı. Evet, devamını yine deli gibi merak ettiğim bir gerçekti. Azazil’in aşkı Lehya, yanlış ağacın meyvesini yemişti. Ağaç meselesini merak etmiyor değildim, bu yüzden seriye devam ettim. Okuduğum her “bir sonraki” kitapta önüme çıkan gerçeğin farkına varmaya da devam ettim aynı zamanda: yazar her defasında kendi çektiği çizginin bir adım ötesine geçiyordu.
Nihayetinde seri bittiğinde, hizmetkar serisi benim için “vay bee, adam ne yazmış yahu, hayret bir şey!” kıvamına gelmişti.
Daha çok yazsın isterdim, Yediden fazla kitap olsun isterdim…Daha da önemlisi, Cenk Enes Özer’in konferansına, seriyi bitirdikten sonra katılmak isterdim.
Ona sormak istediğim çok soru var. En birincisi: Bu kitap 3 ayda nasıl yazılır yahu? Kurgu, karakterler, diyaloglar, adını cismini duymadığımız hayvanlar, ateş halkına özgü kelimeler…
Elimden gelen tek şey tebrik etmek doğrusu.

Üstelik bu kadar etkilenen tek kişi ben değilmişim meğer. Geçenlerde nette gezinirken, bir kadının hamileyken bu kitabı okuduğunu ve kızına ciddi ciddi “Lehya” ismini vermeyi düşündüğünü okudum. Çalıkuşu zamanında “Feride” isminin patlaması gibi bir şey yani. İleride “Lehya” ismini de sıkça duyar oluruz belki, kim bilir?

Aslında Şeytan Severse’den bahsedecektim yalnızca ama seriden bahsetmiş gibi oldum. Çünkü üzerinden bir miktar vakit de geçtiğinden seri şu anda parça parça değil bir bütün olarak kalmış kafamda. Gerçekten güzel, asla vakit kaybettirmeyecek ve aynı zamanda su içer gibi bitirebileceğiniz bir seri, bunun garantisini verebilirim. Hoşuma gitmeyen tek bir şey var. Şeytan Severse’den önceki kurgu son kitapta çok oldu bittiye getirildi sanki. “Adalia” kitabı o kadar yoğundu ki, onun gibi iki kitap daha çıkardı belki de bilemiyorum. Onun dışında “demek ki biz de yapabiliyormuşuz fantastik kurgu, hem de en orjinalinden!” diyerek gururlandığım bir seri oldu benim için. Türkiye’de keşke daha çok yazılsa böyle kitaplar.
Düşünceniz ne olursa olsun keyif alabileceğiniz bir seri, ilk kitap sizi pek bağlamasa bile bir şans verip devam edin derim,

Sevgiler.

Kitap adı: Şeytan Severse
Yazar: Cenk Enes Özer
Yayınevi: Ufuk
Sayfa: 213
Baskı: 2011
Tür: Roman

#Şeytan Severse – Cenk Enes Özer #Şeytan Severse #Cenk Enes Özer

Kitap Etiketleri:
Zeynep Yılmaz
zeynep96yilmaz@gmail.com

1996 İzmir doğumlu, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde öğrenci olan okuyucumuz, kitap okumayı ve yazmayı çok seviyor.

2 Yorum
  • kerimesarioglu@yahoo.com'
    kerime
    Posted at 16:48h, 18 Haziran Yanıtla

    Bu kitapta biraz şeytan övülmüş ve masumlaştırılmış

  • kerimesarioglu@yahoo.com'
    kerime sarıoğlu
    Posted at 15:04h, 10 Temmuz Yanıtla

    Kitapta isteyerek mi, yoksa istemeyerek mi yapılmış bilmiyorum ama, Sanki Şeytan masumlaştırılmış gibi

Yorum yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

error: Yazılar izinsiz kopyalanmamalı!
Send this to a friend