Bin Dokuz Yüz Bir Monolog – Alessandro Baricco

21 Eyl Bin Dokuz Yüz Bir Monolog – Alessandro Baricco

Bin Dokuz Yüz Bir Monolog, her Alessandro Baricco kitabında olduğu gibi keyifli bir okuma sunuyor bizlere. Yazarın okuduğum tüm kitaplarında hep aynı etki ile başbaşa kaldım. Huzurlu ve keyif verici. Evet tam olarak tanımı bu sanırım Alessandro Baricco kitaplarının.

Bin Dokuz Yüz Bir Monolog, güzel bir zamanda geçen gzel bir sohbet gibi bir kitap. Uzun uzadıya yoran insan sohbetlerinden değil elbette. Rahatlatan, bir yerlere götüren her anlattığında, sonrasında üzmeden, hiç kırmadan devam eden bir şeylere ve hiç bitmesin dediğimiz sohbetler gibi. Bazen de bir şeyleri hatırlatır gibi bir kitap. Hani bir zaman önce şöyle olmuştu deriz ya içimizden. Sonra deriz ki öyle yapmasaydım keşke. Aslında hiç kullanmamaız gereken bir sözcüktür şu lanet keşke. Ama işte içimziden de olsa bazen kullanırız ya sebepsiz, hah işte öyle bir anda aklımıza gelir.

Sözün en kısası bazen en makbul olandır der büyüklerimiz. O yüzden bende çok uzatmayacağım. Zaten kitap oldukça kısa bir kitap. Bir oturuşda biter ve tadı damağınızda kalır.

İyi okumalar.

Kitap adı: Bin Dokuz Yüz Bir Monolog
Orijinal adı: Novecento
Yazar: Alessandro Baricco
Çeviri: Şemsa Gezgin
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa: 64
Baskı: 2013
Tür: Anlatı

Bin Dokuz Yüz Bir Monolog alessandro-baricco

Bin Dokuz Yüz Bir Monolog – Alessandro Baricco

Arka kapak;
Alessandro Baricco’nun satış rekorları kıran ‘İpek’ adlı yapıtı, insanoğlunun mutluluk arayışının şiirsel bir masalıydı. ‘Öfke Şatoları’nda, yaşamın kıyısına varmaya çalışan, olanaksızın peşinde koşan insanların sarsılmaz umudunu dile getiren yazarın ‘Kent’ adlı kitabı, Kafka’nın yapıtlarıyla kıyaslanmıştı. ‘Homeros, İlyada’da, eski çağların ölümsüz destanı tanrıların olmadığı çağdaş bir yoruma kavuşuyordu. Cennet Sineması’nın ünlü yönetmeni Giuseppe Tornatore’nin ‘1900 Efsanesi’ adıyla beyazperdeye de uyarladığı bu yapıt ise, 1900 yılının ilk günü bir transatlantikte, bir kutunun içinde bulunan ve ‘Bindokuzyüz’ adı verilen bir bebeğin olağandışı öyküsü. Olağanüstü bir piyano virtüozu olan ve yaşamı boyunca karaya hiç ayak basmayan ‘Bindokuzyüz’, giderek bir efsaneye dönüşecektir. Baricco’nun ‘Bindokuzyüz’ü, çarpıcı bir öyküden yola çıkarak, 20. yüzyıla şaşırtıcı derinlikte bir yorum getiriyor.

Metin Yılmaz
metin@metinyilmaz.com.tr

İzmir doğumlu. Web geliştirme uzmanı olarak çalışır. Seyahat etmeyi sever. Okumayı sever. İstanbul'da yaşar, Ege'yi özler.

Yorum yok

Sorry, the comment form is closed at this time.

error: Yazılar izinsiz kopyalanmamalı!
Send this to a friend